2008 yılında dolaşıma sokulan ve özellikle ilk sayılarıyla ülke sınırları içerisinde hatırlanması gereken bir yayındı kadıköy underground poetix an itibariyle d&r’lardan ulaşabildiğiniz UP adında farklı bir formatta da devam etse de eski tadından alabildiğince uzak. biz okuma şerefine erişememişler için el atmış olalım. derginin ilk sayısı, .pdf formatında. sizindir. kerem’e de bin selam olsun!
elimize geçince tanıtırız demiştik, elimize geçene kadar iş işten geçmiş olabilir, olmasın. sonradan çok arayacağınız mecmua, yapımda ve yayında geçen herkesin eline sağlık.
Siber Gnosis yayında!
Siber Gnosis, Periferi Kollektif tarafından hazırlanan ve bağımsız sanatçı-çevirmen-yazarların gönüllü katılımıyla şekillenen, bir yatay yayıncılık deneyidir.
Siber Gnosis’in ilk sayısı, her bir nüshasına Periferi sanatçıları tarafından yapılan “işler” ile birer koleksiyon nesnesi olarak sunulmuştur. Sınırlı sayıda baskısı yapılan (150 adet) bu dergi, Yıkım 2011’den Toplum Düşmanı’na, Sürrealist Eylem’den Albemuth Bilimkurgu’ya, Periferi Kollektifin 10 yıllık birikiminin sonucu ortaya çıkmıştır.
Siber Gnosis; ağırlıklı olarak avangard, bilimkurgu, radikal politika, gotik ve heterodoksi alanlarında yayıncılık yapacaktır.
HAYAKA ARTI 20.10 – 03.12.2011 tarihleri arasında Komet’in “Neriman Tuna’ya Saygı” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi 1950’li yıllardan başlayarak İstanbul’da aktif bir hayat yaşamış olan feminist bir kadının ölümünden sonra sokakta terk edilmiş bulgularından oluşuyor.
HAYAKA ARTI
Çukurcuma Caddesi No:19A Tophane 34425 Istanbul
Çarşamba – Cumartesi / Wednesday – Saturday 12:00 – 18:00
1
Ölüm uzun koşumuz, sabit menzilimiz; bakiyesi sadece anılar olan, kalan. O yüzden her birimiz biriktiririz yaşamlarımızı azar azar; resimler, anı nesneler, hediyeler, çerçevelerle. Yaşamlarımızdan kalanlar ile belki bir gün biri bulur gelir ve sönmüş ruhumuza ışık üfler diye. Sonsuzluğun hükmünü bilerek ve ona inat..
2
Yaşamda bir düşün, bir imgenin peşinden koşanlar ancak, eskimiş gözden düşmüş nesnelerdeki ışığın, parıltının farkına varabilirler. Gündelik hayatın kaosu ortasında yok oluşa terk edilen yaşamların, dizelerin, imgelerin keşfine soyunmaya cüret ederler. Bu yüzden Walter Benjamin’in imgesinde sanatçı hem bir koleksiyoncu hem de amatör bir dedektife denk düşer.
Komet’in bir kadının sokağa terk edilmiş yaşam izleri üzerinden yarattığı porteye bu “parıltı” ile bakmak doğru olacaktır.
3
Ressam öncelikle; bilinçli bir çaba, emekle yan yana getirtiği anı nesnelerinden donmuş zamanı kilitleyen ve onu geleceğe doğru, zamanda yolculuğa tahrik eden bir modülün krokilerini oluşturuyor.
Ardından; bulduğu her nesnenin üzerinden görülmez fırça darbeleriyle, özenle geçerek boşluğun içinden bir kadın portresinin silüetini çıkartıyor. Doğumla çürümenin, ölümle erosun, zamanla imgenin kesiştiği bir bıçağın sırt çizgileri üzerinde. Ve bir kadının hayaleti Çukurcuma’da boy gösteriyor.
4
Çerçevelenmiş hatıralardan, fotoğraflar, gazete kupürlerinden, mektuplardan, sertifikalardan oluşturulan bu portre/puzzle; geçmiş zamanın ışıltılı cemiyet yaşamının, öncü bir figürün, bir cumhuriyet kadınının unutulmuş yaşamının izleri anısına estetik bir forma dökülüyor. Ama, silinerek yazılan hatıralardan, çerçevelerde yer almayan, saklı travmaların izleri de zamanın tozlarına karışıyor.
Sanki Neriman Hanım; bir gün bulunacak umuduyla, yaşamını kıymetli kıldığına inandığı her şeyi, takıntılı bir hevesle biriktirmiş ve böylece sırtımızda taşıdığımız ölümün gizini bertaraf etmeye girişmiş. Bu yüzden boş çerçevelerden sızan lekeler sadece hüznü değil, tekinsiz olanı da çağırıyor.
5
Neriman Tuna’dan geriye kalan bu anı birikintisinin “bir Komet sergisi” haline gelmesi kimileri için şaşırtıcı olabilir. Fakat modern ya da postmodern sanatları avangard üzerinden okuyan herkes, Duchamp’tan beri buluntu objeler ve onlarla yapılan düzenlemelerin bir yeniden yaratım süreci-estetiği oluşturduğunun bilincindeler. Komet’in yapıtı ise daha 70’li yıllardan beri kavramsal sanat deneylerine açık bir özgürleşim haritası üzerinde ilerler.
6
Peki; gerçekte bu hayalet kadın, Neriman Tuna kimdi? Sanatçı burada yanıt vermekten çok bulguları ifşa etmek, hatıratı saygıyla paylaşıma sokmak, soru işaretlerini açığa çıkartmakla ilgilidir. Gerisi tarihin ve tarihe not düşen araştırmacıların çabası olacaktır. Elimizde olan sokakta bulunan çerçevelenmiş bir yaşam ya da tinsel bir karakutu; tüm ışıltısıyla…
Ubik, yazar/düşünür P.K.Dick’in yaşam, ölüm, gerçek, gerçeklik, entropi, varoluş, algı, duyuötesi, metafizik kavramları üzerine yazdığı felsefi bir Bilimkurgu başyapıtıdır. Ubik projesi; Ubik’in dünyası, kavramları, tartışmalarını derinlemesine ele alan ve onu imge formlarına dökmeye soyunan bir projedir. Kavramlar, metinler, disiplinler arası çakışmalar,bağlantılar, sınır ihlalleri üzerine yoğunlaşarak, Ubik Project kollektif bir düşün/yaratı atmosferini tahrik etmeye soyunmuştur.
Ubik; kendine ait felsefi/metafizik/politik bir dünya görüşü yaratmış, eserleri bir çok dile çevrilip, sinemaya uyarlanmış P.K.Dick imgesinin bir tepe noktası, çatısını temsil ettiğinden; proje doğal olarak Ubik üzerinden PKD’nin büyük düş dünyasına da sızmayı da amaçlamaktadır.
Konsept: Rafet Arslan
Koordinatörler: Alper T. İnce&Rafet Arslan
Proje supervizör: Pınar Başoğlu
Proje çalışma grubu(ön liste):
Alper T. İnce
Anti-pop
Bob Arc
cins
Eda Gecikmez
Gamze Özer
Merve Şendil
Nezaket Tekin
Pınar Başoğlu
OnstOn/Can Yeşiloğlu
Rafet Arslan
Sedat Türkantoz
Serra Behar
Yaprak Gözeker
Sergi- UBİK
4-28 Ocak 2012
Mekan: Hayaka+
Proje & Sergi Mekanı:
Çukurcuma Caddesi No:19A Tophane 34425 Istanbul
ubik project
Ubik Lansman- 6:45 Yayın, new edisyon
Aralık 2011
Rafet Arslan, 12 Mayıs 1972, İzmir-İstanbul ve göksel tüm sistem. Kavramsal Sanata, disiplinler ötesi bir bakış atan yazar-eleştirmen-güncel sanatçı-kolaj işçisi-performansçı… Sürrealizm,Yeni Dalga Bilimkurgu ,Erekte Şiir, Mutant Sanat alanlarında aktif. Çağdaş Sanat Manifestoları (6:45 Yayın-MAyıs 2010) kitabının yazarı.
böyle tanıtıyor kendisini. sayfa sonundaki linklerden görebileceğiniz gibi; yeterlimi siz karar verin. en son ortalığı yıkıp geçmişti duyurduğumuz üzere. fazla güzel insanlardan, fazla vakit kaybetmeyin, hayal kurun ve inceleyin. biz sorduk o muhtemelen bu soruları cevaplarken de bir şeyler yaptı ya da yapacak bir şey bulamadı.
bay perşembe kimdir?
İzmir’de doğmuş bir göçebedir ve kendince bir yazı-düşleme makinesidir. Kurgusal dünyada çok güçlü, pratik hayatta dalgın ve şaşkındır genelde. Eylül’ü özlemekte, sık sık kendini Rafet Arslan olarak düşlemekte ve yalansız yaşamak istemektedir.
neden?
Çünkü yapçak bir şey yok, çünkü kafa hiç durmuyor, başka türlü olmuyor; busun ve bunu yapıyorsun. Sözcüklerle kavgam şiire, kolaja, öyküye, resme, nesneye, sese kaydı ve dönüşü olmayan bir kara-maddeye yazgılı. En azından kendi ile kavgalı bir barışıklık ve sonsuzlukla 1 olma özlemi.
düşlerlerde ne var?
Düşten çok kabus var bende genel , brutal, ağar..
ne yapmalı?
Maya takvimindeki 5. Güneşin işaretlerini takip etmeli, yeni kıvılcım haritaları yapmalı. İsyanı sevmeli ve ona alışmalıyız. Protestoculuk hepimizi küflendirdi.
ilham verenler?
5 “B” saplantısı var bende: Benjamin, Breton, Ballard, Baudrillard, Blanquie
ne okuyalım?
Açıklayıcı bilgiler el kitabı (Cortazar), Kara Bahar(Zürn), Siyah hatıralar denizi(Açar), Yakın geleceğin mitosları(Ballard), Buz(Kavan), Kızıl Ot (Vian) ve her daim Maldoror Şarkıları.
ne dinleyelim?
Döngüsel şeyler dinleniyor bende. King Crimson, Portishead, Amon Tobin, Patti Smith gibi gibi..
ne izleyelim?
Fernando Arrabal’dan ne bulunuyorsa.
bize ne sorarsın?
Sosyeteye ne zaman girebileceğim?
<etilen>ya dışındasındadır sosyetenin / ya da içinde yer alacaksın / kendin içindeyken / kafan dışındaysa … </etilen>
<etilen>bu soruyu kendin sorup, kendin cevaplar mısın?</etilen> Başka bir hayatı geri alacağız-derken, nedir o başka hayat?
Bilmiyorum, hiç bilmediğim bir hayat.