Farkına varacaksın en sonunda
Koca yaşamlar boyu harcadıklarımızın
Sormaya mecali kalmayan akıllar boyunca
Hep günahkarı olduğun inançlarımızın
Küfredeceksin tüm dinlere
Hem de hiç ağzını bozmadan
Ağızlar dolusu yalan
Terbiyenin duvarını örecek
Herkesin sözü bittiğinde
Duvarlar sessiz kalmayacak
Şarkılar eskisi kadar acıtmayacak duygularını
Öyle alakasız anlar birleşecek ki içinde
Tek bir çığlığın bile duyulmadan
Delireceksin gecenin sessizliğinde
Düşündün mü hiç kafayı yediğini?
Peşindeki soğuk korkuların
Aklındaki özgür boşluğu ele geçiremediğini?
Yalnız olduğunu bile unuttuğunu,
Her şeyin daha ‘‘boktan’’ olduğunu hissettiğinde
Aklına gelmeyen o gerçeklerin sorgusu dayandı mı hiç kalbine ?
Sorulardan sıkıldığın için gidersen
Ölmeden hiç birini görmezsen
Anlattıklarımın ya da çabalarımın
Kör olduğunu düşünme sakın
Düşünme ki beni unutmayasın
Kör gözlerimden hatırlarsın beni ve de gevezeliğimden
Benim olanlar da yetmezse bir gün, hayal et
Hayalet gölgem senin olsun
Belki onunla mutlu olursun
Kaybederken hatırla bunları
Duvarlar gibi olacak herkes yakında
Her köşeleri duygusuz bir sükûtla dolup taşacak
Ve sen bu duygusuz evrene alışamayacaksın
Yalnızlığının sessizliğiyle yetineceksin odanda
Tüm bu kargaşayı izlersen uzaktan
Canın yanmadan var olabilirsen odanda
Yaşatabilirsen duygularını
Ve hissedersen şanslı doğduğunu
Bırak patlasın evren
Şarkı olur belki
Çalınır gökyüzünden kulağımıza
O zaman mutlu olabiliriz
Belki o zaman sadece mutluluktan deliririz
Bir cevap yazın