-Bir metropol binlerce hapishane demektir demiş çocuk.
-Ve binlerce mahkum demiş adam
-çocuk biliyorum demiş birden.
-Neyi demiş adam.
-Niye kaçtığını biliyorum.
-Kaçmıyorum sadece yürüyoruz
-Nereye gittiğimizi bilmiyorsun
-Önemli olan gitmek değil mi?
-Gündüzleri niye içtiğini biliyorum
-Önemli olan ne içtiğin değil mi?
-Aynaya bakmaktan korktuğunu biliyorum.
-Bedenim bu ruhu taşımaktan yoruldu tıpkı annenin seni altı aylıkken doğurması gibi
-Bu hapishaneden kaçamayız her duvar başka duvarlı sokaklara çıkıyor.
-Ben de ruhumu sezeryanla doğurabilsem keşke
-İnsanın hayattaki en büyük isyanı bile kendini eninde sonunda durgunluğa bırakıyor.
-Yeniliyoruz
-Hayır asıl cevap alışıyoruz olmalı biz çağın en büyük memeli bukelamunlarıyız. Hiç bir zorluk bize engel olamaz herşeye alışabiliriz çünkü
-Bana bu kadarını öğrettiğimi bilmiyordum.
-Bu konuşmanın bi anlamı olsa keşke
-Bu duvarlar insan yüzleri gibi.
-O yüzlerin arkasına asla ulaşamayacaksın. O güneş gözlükleri güneş gözlükleri güneşten korunmak için değil yersiz bakışmalar ve duygu paylaşımından kaçmak için takılıyor.
-Ve kulaklıklar…
-Onlarda sözlü iletişimden kaçınmak için
-Sen yenildin senin bildiğin her şeyi daha önceden biliyoruz. insanların adımları önceden tahmin edilebiliyor. o kadar sabit, birbirinden bağımsız ve uyumlu ki insanlar değil birinin binlercesinin ölümü bile bu uyumu bozamıyor.
-Oysa kaosun bir şiiri vardı.
-Baba şiir öldü!
Bir cevap yazın